Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İrili Ufaklı Sızılar

Resim
                        Merhaba dostlar, merhaba kardeşlerim, merhaba acıyı kederi aramızda pay edip bala çevirdiğimiz yoldaşlar. Sigaramı, kulaklığımı, Ezginin Günlüğü şarkılarımı, adını unuttuğum bi ağacın tütsüsünü aldım, son bilmem kaç ayın özetini geçmeye, güncelleme yapmaya geldim. Biraz eski formata döneceğiz, biraz güleceğiz, biraz da canımız ne istiyorsa onu yazıp oyalanacağız. Yazmak için varız, ne yapalım biz de böyle tutunuyoruz. Klavyeye geçmek zor, geçince yapışıp bırakamıyoruz. Niye öyleyiz bilemiyoruz. Sol omzumuz tutulmazsa uzun uzun dertleşeceğiz. Birinci çoğul ekinden kurtulalım bi dakika.                               Kurtulduk.                          Sabit konu başlığım yok, önceliği neye vereceğimi düşünmedim, kronolojik deneyelim bakalım. En son ne zaman yazdığımın tarihine bakmadım. Yaz başından başlıyorum... Kafeslerimize kapatıldığımız ilk günler biraz şaşırdık. Kendimizi nereye vuracağımızı bilemeyip ekşi mayalı ekmekler yaptık, yeni yemek tarifleri denedik

İngilizce Dersine On Dakika Kaldı

Resim
                Dokuz yıldır dijitalde yazıyorum, yazdıklarımı paylaşıyorum ama hala kendi blogumda posta nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Valla bu sefer hiçbir şey bana bu girişi yeniden yazdıramaz. Beğenmeyen de beğenmedim diyemez, ne yapsaydım on kere baştan mı başlasaydım? Benim dün gece sağ omzumdan küt diye ses geldi, sabaha kadar kolum ağrıdı, sabah da sağ elimle çatal bile tutamadım biliyor musunuz? Hep bilgisayar başında oturup yazı yazmaktan. Zaten bu hastalık bi bankacılarda oluyormuş bi de yazarlarda. Doktora gittim "bankacı mısınız hanımefendi?" dedi. "Hayır" dedim. "O zaman kesin yazarsınız" dedi bildi. Boynumda da bişey olduğuna o kadar eminim ki, doktora gitsem "boynunuza nolmuş böyle hanımefendi, yazar mısınız, bu hastalık sadece yazarlarda görülür" der eminim. Diz kapağım da oynayıp duruyor ama onun yazarlıkla alakası yok, temizlik yaparken döndü. Eklemlerim de yağmur yağacak gibi olduğunda çok ağrıyor. 27 Kasımda elli yaşına gi

Davul Değilim Fırın Değilim Ben Neden Böyleyim?

                Sayalım ki bu bir sabah vakti. Dükkana geldim, uzundur gelmemişim. Her yer toz. Yerleri süpürüyorum tozları alıyorum. Camları geçmiş günün gazetesiyle siliyorum, çayı demliyorum. Klavyeme dükkan için dokunmaya hasretim. Oy şiir mi bu, değil.                  Daha iyi bir giriş olsun isterdim ama nasıl başlanır unutmuşum. Haftalardır evden çıkmamışım, yatak odamı salona çevirmişim. Perdelerimi açıyorum ama camlarımı en son geçen yaz sildiğim için pencereyi açmazsam dışarıyı göremiyorum. Kalsın camlar, biraz daha silmeyeceğim. Çünkü silsem ne göreceğim? Oturduğum evin karşısında üç bloklu bir site var. Her blok aynı renk, her birinde beş kat var. Tahminim her katta dört daire.. Sağdaki blokta, birinci katın sokağa bakan sol dairesinde bir kadın var. Her sabah saat dokuz civarında balkona çıkıp gırgırını açıp balkon duvarına çarpa çarpa içindeki tozları silkeliyor. Sonra bi sigara yakıp uzun uzun sokağı izliyor. Arada bakışıyoruz ben de balkondaysam. Değilsem birbiri