Kayıtlar

Kasım 6, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Varlığı var etmiş Hanım.

Resim
                                            "Lo sipero" İtalyanca umarım demekmiş. Bilmediğim bişey öğrendiğimde öğretene bilmediği bişey öğretmeyi borç bilirim. Bildiğim iki dilden biri Kürtçe. "Kürtçede umarım diye bir sözcük yok sanırım" dedim. Kürtçenin ne umutsuz bir dil olduğundan bahsettik arkadaşımla. Hayata umutsuz bir dili konuşarak başlayan kadınlardan biri babaannem. Bin dokuz yüz elli altı yılında doğduğu köyde hiç gitmediğim onun da hiç anlatmadığı o evde ailenin üçüncü çocuğu olarak büyümüş. Babası onu da diğer kız çocukları gibi okula göndermemiş, zaten babaannem de gitmek için hiç diretmemiş. "Elbet ben de isterdim, çok heves ettim ama öğretmen her gün çocuk başına bir tezek isterdi, biz altı kardeştik babamın elindeki tezekler sadece abimi okutmaya yeterdi"...                          Kırk ye...

Ölümü beğenmezsek birlikte döneriz.

                           Boyu dört, eni iki buçuk adım mutfağımın. İçine şeker koymaya bile tenezzül etmediğim bir acı kahve pişiriyorum. Cezveye ancak iki tam fincan su sığıyor, ben kahveyi tek kişilik yapıyorum. Bu yazının az önce koyduğum son noktasını bir kelimelik daha ihmal etsem kahvem taşacaktı. Basit, kahvenin de sabrın da taşması bir kelimelik. Matematikselleştirirsek -ki buradan sonrasını sayılsalcılara paslarım çünkü ben matematiğe telefon numaraları ezberleyebilecek kadar yakınım. Onun da matematikle ilgisi rakamlardan oluşmasından başka bişeyse, o kadarını bilmeyi bile atlarım.                         Kafamdaki sesleri susturamadığım, çalan telefonları açmadığım, en fazla bir buçuk milim uzayabilmiş tırnaklarımı yememek için ellerimi kendimden sakladığım, iki farklı işi aynı anda yapmadan yapmam gereken hiçbir şeyi yapamadığım, kita...