Hallederiiiz.



                          Günlüklerimi, yıllardır sözlüklerde yazdığım hastalıkla ilgili entryleri, buraya yazdıklarımı, bigün belki kitap yazarsam kullanırım diye bilgisayarda biriktirdiklerimi okudum. Yaklaşık tarihlerde, yaklaşık şeyleri hissetmişim. Kullandığım kelimeler, gördüğüm rüyalar, hatırladığım anılar, uyuyamadığım saatler bile benzer. Sodaya düşen limon çekirdeği gibi yaşıyorum. Dönüyorum, dönüyorum, o çakılıp durabiliyor, ben çakıldıktan sonra da kalkıp dönmeye devam ediyorum. Hep sivri kalmak yorucu. Ya güneşim ya da bazen sokak lambası bile değilim. Ya süper kahramanım ya da herkesten iğrenip kendini kafese sokmak isteyenim. Ya çok heyecansızım tıpkı bir maydanoz gibi hissediyorum ya da heyecandan mideme kramplar giriyor, resmen iki dakika heyecanlandım diye mide ağrısından ölüyorum. Neşemi de hüznümü de dizginleyemiyorum. Sonsuz bir döngüyse bu, artık ne zaman öleceksem o zamana kadar devam edecekse işte bu, nasıl oluyor da ben her seferinde ne yapacağımı bilemeyip kendimi yatağa zincirliyorum? Bunca yıl bence çok fazla yıl, kova kova zaman. Herkes bu kadar zamanda her şeye alışabilir, herkes. Küçük insanlar yürümeye/konuşmaya/oyun kurmaya ve dahi yalan söyleyebilmeye başlayabilir. Ben öğrenemiyorum, alışamıyorum. Tüm bunların bir formülü olmalı. Artık alt edebileceğim bir açık yakalayabilmem lazım. Okumadığım makale/kitap, izlemediğim belgesel, gitmediğim doktor kalmadı. Bütün hastalıkların tedavisi olması lazım. Ne biçim tıp, ne biçim bilim? Bilemediniz işte o kadar da bilim değilmişsiniz. Ben bileyim de mors olun. Üzülmeyin mor da bir renk. 

                          Saklanan bütün arkadaşlarım için, toplumsal damgalanmanın kökünü kurutmak için, nasıl yürünüldüğünü unutan, okulunu bırakmak zorunda kalan, ilaçlar yüzünden kafasına balyozla vurulmuş gibi yaşayan, desteğe ihtiyaç duyduğu halde "ama sen de hiç çabalamıyosuun" diye ağız bükülen, konuşurken konuşmayı unutup atak geçiren arkadaşlarım için, umacak bişeyi/kuracak hayali kalmayan, hayatını kendini anlatmaya çalışarak geçiren bütün arkadaşlarım için sıradaki depresyonumda bilincimi kontrol edip o formülü bulacağıma söz veriyorum. Olmadı bir sonrakinde. O da olmazsa ondan sonrakinde. Ama bigün mutlaka! Ben yüreklere ses olmak için kertmezkele oldum, birilerine asker olmak için değil. Her şeye çözüm bulup bipolar bozukluğu sallayan bilimi utandıracağız. Cesur olun, Kanat'ı unutmayın, Yavuz abiyi hatırlayın. Umudunuzu kaybetmeye başlarsanız bakışlarınızı bir noktaya sabitleyip sevdiğiniz birini/bişeyi düşünmeyi başlayın. Ben hep tereyağlı yumurtayı düşünürüm. Sonra da eve gelip tereyağlı yumurta yaparım. Sizde tereyağı yoksa üzülmeyin, biz Sivaslıyız bizde çok var. 




           

                         

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Olacak Olacak Olacak O kadar

Şaşıfelek Çıkmazı ve Daha Bisürü Şey

Fazla Konuştum Hadi Zengin Kalkışı