Sivaslı mısın kadifeli gelin Çandırdan mı geldin?




               Söylentilere göre dört kabileden oluşan Çandır köyünden bahsetmeye geldim, merhaba!





               Karakayalar, Özdemirler, Karakuşlar ve unuttuğum bir başka kabileden oluşan bu köyün iki işlek caddesi var: Kılıçdaroğlu caddesi ve Cumhuriyet caddesi. Köyümüz yakın tarihe kadar Sivas'ın İmranlı ilçesine bağlıyken zannediyorum birkaç yıldan uzun olmayan bir süre önce Zara'ya bağlandı. Bence böylesi çok daha mantık işi zira İmranlı bir saat uzaklıktaysa Zara asla o kadar uzak değil. (Gerçeğe yakın sallamak için sayı vermekten çekiniyorum.) 


               Köyün gezilip görülmesi gereken yerlerini sayacağım ama az yer olması sizi şüpheye düşürmesin hepsi kendi çapında nadide. Bir kere her gelenin heyecanla tırmandığı tepeden söz edelim. Bahsi geçen tepenin ziyaret olduğundan (türbe gibi ama asla türbe değil.) söz ediliyor. Tepenin ismi Gazi Baba. "Ohh akşam çayımızı Gazi Baba'ya karşı içelim" diye heyecanlanılır mesela. Giderseniz siz de heyecanlanın, yazılı olmayan kural bu. Ben yıllar önce Gazi Babaya bir kere çıktım. Taş maş bişey bekledim. Görkemli bir yapı olmadığına zaten iknaydım ama herhangi bir yapı da olsa kabullenirdim. Yok. Hiçbir şey yok. Çıkıyorsunuz çıkıyorsunuz, oturup sigara içip geri dönüyorsunuz. Tepeden manzarayı izleyin desem onu aşağıdan da yaparsınız. Yürüyüş yaparken hedef olabilecek bir nokta belki sadece. O kadar. 

               Merx var bi de. (Hep söylenişini duydum, nasıl yazıldığı konusunda fikir sahibi değilim taşlamayın.) Bozkırın ortasında tek bir ağaç. Uzaktan bakınca çok uzak, yürümeye başlayınca meğer yakınmış gibi geliyor. O ağacın da ziyaret olduğu söylentiler arasında. Yine yıllar önce oraya ilk gittiğimde ağaca çıktığımda babaannem hemen inmezsem çarpılacağımı söylemişti. Hemen inmedim. Bildiğim kadarıyla da hâlâ çarpılmadım. 

               Mustafa amcayla Hatun yengenin evinin girişinde sağda duran; Mustafa amcanın kardeşine ait olan sanat eserini görmeden dönerseniz köy olarak biraz kalbimiz kırılabilir. Şaheseri görmeden önce bilmelisiniz ki o bir aslan heykeli. Ben balta girmemiş amazon ormanlarında yaşamlarını sürdüren kabilelerden herhangi birinin reisine benzetiyorum, azınlık köpeğe benzetiyor, çoğunluk hiçbir şeye benzetemiyor. Bu noktada sanattan anlamak önemli. Çünkü hiçbir şeye benzetemeyenlerin sanattan anlamadığı kanısına varılıyor. 

               Son olarak bu köyde bir okul ve bir mezarlıktan başka görülmesi gereken bişey yok bana sorarsanız. Okul artık bir okula değil sıradan bir eve benzeyen; cenazelerde, belki hatta başka toplantılarda -ki bu köyde başka bişey olmuyor, bütün çevre köyleri bir araya toplayabilecek- kullanılıyor. Mezarlık da ilk kez bu yıl gecelerce düşündürdü beni. Kefenin cebi varmış sanırım. Umarım ben yanlış anlamadım. Zengin ölenlerin fakir ölenlerden farkı hemen çarpıyor göze. Kefenin cebi gerçekten var sayılır mı bilmiyorum ama bu mezarlıkta çok, bayâ çok pahalı mezar da var, beyaz sıradan mermerden yapılmış olabilecek en az ücret ödenebilmiş mezarlar da var. Öyle ki; kırılan yerleri silikonla tamir edilmiş bu beyaz sıradan mermerden yapılma mezarların. Eski mezarlar taş oyma, çok daha eski mezarlar direkt taş zaten. Kıssadan hisse çıkarmak gerekiyorsa, 'can ucuz, mezar taşı pahalı' dostlarım.



               
               Fotoğraflara bakınca siz de aynı şeyi hissettiniz mi her yer/her şey ne kadar yakın görünüyor... Elimi uzatsam gece yıldızları tutarım, gündüz bulutları. Bütün dağlar üç hadi bilemedin beş adım ötede. Ağaçlara tırmanmak bebek işi. Mümkün değil söylediklerimin hiçbiri ama bakınca imkanı varmış gibi. Bu köy bana en çok hiçbir şeyin ulaşılmaz olmadığını, belki biraz çaba sonra ufaktan da sabırla her zorluktan çıkılacağını, her yolun sonuna yetişilebileceğini hissettiriyor. Sanırım en çok bu duyguları hissetme ihtiyacından gidiyorum.

               



Yorumlar

  1. Ekşi'de sözlükçülerin bloglarında takılırken gördüm geldim şöyle bir göz atayım dedim.Ve evet her yer/ her şey çok yakın görünüyor benim de elimi uzatasım geldi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba! Ekşiden gelen birini her gördüğümde akrabamı görmüş gibi sevinmekten çok daha fazla seviniyorum :) hoşgeldin. Yazmayı unutmuşum; derin nefes alınca da sanki bulutları burnundan içeri çekmiş gibi hissediyorsun :) bigün Çandır'a gidersen denersin. Sevgiler

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Olacak Olacak Olacak O kadar

Şaşıfelek Çıkmazı ve Daha Bisürü Şey

Fazla Konuştum Hadi Zengin Kalkışı