Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Fazla Konuştum Hadi Zengin Kalkışı

                          Günaydın. Kahve demledim demin. Her sabah demliyorum. Her sabah en az bir bardak taze taze demlenmiş kahve içmeyince kendime gelemiyorum. Geçenlerde konuşurken Ayça'ya "hatırlıyo musun, ilk geldiğim günler sen kahve yapınca yok ben sevmem diyodum" dedim, hatırladı. Ben fakirlikten sevmiyormuşum kahveyi. Ağzım alışık değilmiş. Ne var, evde kahve makinesi vardı, filtre vardı, iyi çekirdekten öğütülmüş kahve vardı ben mi içmiyordum? Durun kahvemi alıp geliyorum.                           Pardon, katıksız mal olduğum için makinenin fişini takmamışım yarım saattir kahve bekliyorum. Niye kokmuyor diye düşünmek de gelmemiş hiç aklıma. Kafamın üçte birinin çalıştığının kanıtı.                          Bazen kendime haksızlık ediyormuşum gibi g...

Şaşıfelek Çıkmazı ve Daha Bisürü Şey

                          İnci'nin mahalleye girişiyle başladı her şey. Biz onu kocasını dövdükten sonra iki parça eşya alıp elinden tuttuğu kızıyla mahalleye döndüğü gün tanıdık. Vakur, ulaşılmaz görünüyordu. Babası eve almayınca pencerede gördüğü Aysel'e gitti. Aysel... Benim kızıl saçlı huysuz komşum. Kocası ölmüş Aysel'in. İki oğlu var. Çocukları alıp babasının evine dönmüş. Cesur, Kemal Baba, oğlanlar ve Aysel birlikte yaşıyorlar. Her günü aynı Aysel'in. Numarasız. Cetvelle çizilmiş gibi... En büyük aksiyonu canı çok sıkılınca bahçemizdeki ağaca çıkıp meyve toplamak, topladığı meyvelerden reçel yapmak. İleriki günlerde İnci'yle iş kuracaklar. Ağaca çıkması ampul yakacak kafalarının hemen üstünde. Civar bakkallara, konuya komşuya kavanoz kavanoz reçel dağıtılacak. Sonra işin içine Murat girecek, her şeyi mahvedecek. Murat Saadet'in kocası. Saadet'ten çok küçük. Adını unuttuğum bi ortak tanıdık vesilesiyle evl...

Olacak Olacak Olacak O kadar

                          Yalan değilse Boris Vian'ın şöyle bi sözü var: "Hiçbir çiçekçi dükkanının demir kepenkleri olmaz. Çünkü; kimse aklına getirmez çiçek çalmayı.." Bana çok Yılmaz Erdoğan gibi geliyor. Bigün çok cesaretli olursam asıl Yılmaz Erdoğan hikayemi yazacağım. Fakat o gün bugün değil çünkü ben ne zaman ne istersem o zaman onu yazarım. Ellere nesi?                            İstanbul'a taşınalı eşit yaklaşık dört ay oluyor. Dört ayın ilk üç ayı kaybolmakla geçti. Kendimi kurtardım bi şekil ama geçen hafta yol tarif ederken de arkadaşımı kaybettim. Olsun, bunlar çözülmeyecek sorunlar değil. Şehirde vapur var bi kere. Vapurlarda yol boyu müzik yapanlar ve hatta bi de Ezgi'nin Günlüğü çalanlar var -ki bilirsiniz, ruhumu teslim edecek kadar severim- bu yüzden katlanması kolay bile sayılabilir. Yalan değil şimdi ilk ay h...

Mendilimde Kan Sesleri Olabilir Bu Başlık

                     Merhaba.                     2021'in 8 Martından beri görüşmüyoruz, naber? Haberiniz yok, aynı sene düzensiz aralıklarla yazmaya niyet etmişim de taslakta kalmış giriştiğim postlar. Ben de demin gördüm. Sigarayı bıraktığımı söylemişim, aradığım kitaplardan bahsetmişim, günlük yazmaya nasıl başladığımı ve öykü kurmaya başlamamın da o günlere dayandığını, devamsızlıktan kaldığım dersleri anlatmışım. Çok şey yazmışım hiçbirini paylaşmamışım. Hepsini dert sanmışım, fazlasını görmeyince oturup mevcut sorunlarıma ağlamışım. O posttan yaklaşık bir yıl sonra iki ayağım kırıldı. İkisi de bilekten kırt diye gitti. Birinin kırığı, kemiğin dikey halde ortadan ikiye yarılması şeklindeydi. Ay baştan anlatayım mı, çünkü çok komik. Ben o gün hayırlı birkaç iş için İstanbul'a gelmeye karar vermiştim. İyi bi iş teklifi vardı, onu konuşacaktık ve belki de ben şimdi m...