İmkanım Olsa Ben de Uçardım

 


                Merhaba. Nasılsınız? Ben çok iyiyim, harikayım. Bundan sonra böyle. Esnaf gibi davranacağım. Vazgeçtim davranmayacağım. İstediğimi yaparım. 

                Uzatmadan konuya gireceğim çünkü uzayınca girecek yer bulamıyorum. Bi dakika, önce Kara Gözlü Düriye'yi açmam lazım. En sevdiğim türkü bu. Şaka yaptım en sevdiğim değil ama güzel. İçimden tıkı tıkı oynuyorum. Omar Dayımın Gatırı da çok güzel. Onunla da tıkı tıkı oynanılır. 

"Oldu mu güzelim oldu mu? Söz yerini buldu mu? Bize kötü diyenler allahından buldu mu?" 

                Bir yıl aradan sonra doktorumu görmeye gittim. O da ben de görüştüğümüze çok sevindik. Hep bir saat gibi geliyordu ama babam söyleyince anladım ki bir saat konuşmuyormuşuz. O kadar kısa sürede odadan uça uça çıkabiliyor olmam çok büyülü değil mi sizce de? Ödemeyi girişte alıyorlar. İçimden bişeyler kopuyor gibi oluyor. Sanki iç organlarımı veriyorum. Neyse ki babam ödüyor. Ben ödüyor olsaydım korkudan gitmekten vazgeçebilirdim. Neyse konumuz cüzdanım değil, pansuman yapılan ruhum. Çok hüzünlü bi bitiş oldu. Aslında hiç öyle değil. Güneş yerinde, her şey yolunda. 

                Son zamanlarda depresyon çıkışım fazla manik olmuştu. Çok hızlı konuşuyordum, uyku sürem azalmıştı. Aynı anda bikaç şey düşünüp bikaç şey de yapabiliyordum, yerimde duramıyor, kendimi oradan oraya atıyordum. Hareket etmekten nefret eden biriyken sürekli dans etmeye başlamıştım. Yürümeye falan da çıkardım ama evim yokuşta valla o kadar yemedim aklımı. Annem bana araba alırsa çıkarım yürümeye. Yokuştan arabayla inerim, sonra yürürüm sonra yeniden arabayla eve çıkarım. Aşırı mantıklı bi fikir. Çok mantıklı fikirler sadece manik dönemde gelmiyor aklıma, hep zehir gibi kafam. Doktorum sakinleşmem için bir ilacımın dozunu ikiye katladı. Yine borç batağına düşerim, gider saçma sapan bi yerde kaybolurum, hiç olmayacak işler yaparım diye önlem aldık. Bu üç şeyi henüz yapmadım ama hala çok hızlı konuşuyorum. Bazen beni durdurup nefes al istersen burada diyorlar. Teşekkür ederim arkadaşlarım. Boğulup ölsem fark etmem. İlaç meselesini konuştuktan sonra olaylara geçtik. Daha önce defalarca konuşmuştuk, sanırım buraya hiç yazmadım ama ifşa iyi bir psikoterapiye eşdeğer gibiymiş. Ben içten içe daha fazlası olduğuna inanıyorum. Hatırlasanıza #metoo hareketi ne hızlı yayılmış, ne çok ses getirmişti. Hareket, kadınların uğradıkları cinsel tacizleri ve saldırıları içeriyordu ama hayatın her alanında yapılan haksızlıkların ifşası travmayı azaltır, işleri kolaylaştırırmış. Korku asla değil ama kalp atışlarıma hükmetmem pek mümkün olmadığı için hayatım boyunca hissettiklerimi kimsenin yüzüne söyleyemedim. Karşımdakini bastıramama ihtimalinin, söyleyeceklerimin eksik kalacağı endişesi... Beni anlamanız zor olmayacak,eminim. Neredeyse on beş yıldır hemen her gece kabus görüyorum. Uykuya kolay geçemiyor olmamı canımın uyumak istemeyişine bağlıyordum hep. Öyle değil. Kabus görmekten korktuğum için uyuyamıyorum. O kadar çok rüya görüyorum ki hiç dinlenemiyorum. Uyandığımda dayak yemiş gibi hissediyorum. Özellikle kollarım, omuzlarım çok ağrıyor. Hep bişeyimi kaybetmiş gibi uyanıyorum. Elimden bişeyi çeke çeke alıp kaçmışlar gibi hissediyorum. Kendimi koruyamıyormuşum gibi. Belki de o yüzden rüyalarımda hep uçmaya çalışıyorum. Gökyüzü ne kadar kurtarıcı biliyor musunuz? Kimse yok orada. Hiç çarpışmadım biriyle. Yolum hep açık yukarılarda. Saçlarımı maviden başka renge boyamak istemeyişim de bundan. Hayır kandırdım bundan değil. 

            'İyi ki' yazdığım için kabuslarım azaldı. Konuşurken söylemeyi unuttuklarımı yazarken es geçmiyorum. Dilim tutuluyor ama ellerim çok hızlı. Klavye hakimiyetim kuvvetli. Ne istediğini bilen, engel gördüğünü kendi tercihiyle söküp atan bir kadının yazdıklarını okudum. 

Şöyle diyor;

    "İmkanım olsa uçardım. İmkanım olsa istediğimi yapardım. İstediklerimi imkanım olduğu yere kadar yaşıyorum. Kanatlarım olsa uçardım elbet, orası ayrı. Bu hayat benim olduğu için böylesine güzel ve rezil."

               Sekizinci yaşımdan nefret ediyorum ama en çok o yaşımda güçlendiğimi biliyorum. Kaslarım daha kuvvetli, ne kadar hayatım kaldı geriye bilmesem de çok iyi koşuyorum üstüne üstüne. Teşekkür ederim bana dokuz yaşımdayken Bir Genç Kızın Gizli Defterini hediye eden anneme. Kitaptaki Serra sayesinde günlük yazmaya başladım. Kabuslarımı yazdıkça söküp attım.


    Alın bu da benden büyük kıyak, kimse de yapmaz böylesini kolay kolay. Tıkı tıkı oynadıkça beni hatırlayın :)









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Olacak Olacak Olacak O kadar

Şaşıfelek Çıkmazı ve Daha Bisürü Şey

Fazla Konuştum Hadi Zengin Kalkışı