Lityum antidepresandan büyüktür.



                    Yazılara konu bulmak zor değil çünkü zaten evrelerim arasındaki süre ışık hızıyla yarışıyor. Sebebi de sanırım sadece mod düzenleyici bir ilaç kullanıyor olmam. Günde 1000 mg antidepresan kullansam ben de depresyona girmem. "E kullan o zaman" diyenler çok konuşmasınlar. Her gün 1000 mg antidepresan demek daha kaliteli bir hayat demek değil maalesef. Düşünmeyi engelliyor, his kaybına yol açıyor, kendinizi tamamen hastalıklı görmenize sebep oluyor, yoruyor, tüketiyor. Tüm bunları herkese eşit miktarda yaşatmıyor. Bazı insanlar mutlu hissediyor. Sahte mutluluk onları oyalıyor. Önemli olan kendinizi nasıl hissettiğiniz. Ben hasta hissetmek istemiyorum. Her sabah başka uyanıyor olmak da yorucu, on beş dakika mutlu hissedip üç gün neden mutlu olduğunu unutup yataktan çıkamamak da yorucu, durup dururken doğmamış bebeğin ölmüş gibi ağlamak da yorucu, günlerce uyumayıp bir gece kalkın gidiyoruz deyip başka şehirde uyanmak da yorucu, sabahın köründe arkadaş kapısına dayanıp tutup elinden dans etmeye başlamak da yorucu ama ben bunu seçiyorum. Normal olmayı çok isterdim ama normal adı altında aptal olmak için her gün bir avuç ilaç içmeyi reddediyorum. Yavaş yavaş mental olarak alıştığımı hissediyorum. Ben bunun için doğdum. Kendi hayatım bok gibiyken başkasının dağınıklığını toplayıp "sakin ol, buradayım. Korkma, nefes al, yanındayım." demek için doğdum. Başkasına ihtiyaç neyse oyum, kendi kendime her zaman maydonoz. Çığlık atıp "niye hep bana ya!" demek daha akılcı tabii de her çığlık bittikten sonra boğazımda sızı bırakıyor. Sızıdan sonra her şey yine aynı sıkıcılıkta. Çözümünü bilimin bile bulamadığı sorunum için daha fazla yırtınmasam ve elimde ne var ona baktıktan sonra bir yol haritası oluştursam iyi olacak. 

                    Yaklaşık bir haftadır disforik mani yaşıyorum. Bipolar bozukluk, iki uçlu duygu bozukluğu olarak çevrilse bile her iki uç da kendi içinde sonsuzluğa açılıyor. Disforik mani, sonuna mani eklendi diye salt bir mani çeşidi değil. Buna karma epizod deniyor, kısaca depresyon ve maninin karışmış hali. Ben bu dönemde hiç teklemeden çok hızlı konuşuyorum ve sebebi lise hayatım boyunca rap dinlemiş olmam değil, beynimin neresi olduğunu bilmediğim (orasını da artık nörologlar bilsin arkadaşlar her şeyi bilemem, nasıl bileyim) bir yerinde sözel akıcılığın hızlanmış olması. Çok mutsuzum ama çok da mutluyum. Karar veremiyorum. Ağlayarak "Ooof dayanamıyorum ben galiba yemek yedikten sonra kendimi camdan atıcam çünkü çok mutsuzum." dedikten sonra "yemek baya güzelmiş, ben bir tabak daha yemeliyim çünkü neden yemeyeyim? Camdan sonra atlarım şu an mutluyum, ay düşünsene yanlışlıkla mutluluktan ölüyomuşum asdfgh!" diyorum. Çok yorgunum. Uyumak için bayılmayı bekliyorum. Uyuyunca da birinin gelip beni yataktan sökmesi gerekiyor. Nerede değilsem orası şeker tarlası gibi. Gidiyorum bakıyorum taş diken. Çok heyecanlıyım. Heyecanım yüzünden odaklanamıyorum. Çabuk ve çok sinirleniyorum. Bağırmazsam işler yoluna girmeyecek gibi hissediyorum. Elimi kana bulamaya hiç uzak değilim, ayağınızı denk almanızda fayda var. Şaka şaka. Bilirkişiler disforik maninin intihara meylin en yüksek dönem olduğunu söylüyor. Ben henüz düşünmedim bunu. En azından önümüzdeki günler için böyle bir planım yok. Sonrasına sonra bakarız. Herkes disforik mani yaşamaz. Bu benim üçüncü disforik dönemim. Az buçuk aşina olmam gerekirdi ama mümkün değil. Sakinleşmek için yeni yöntemler keşfettim. Erdal Erzincan'ın şelpe videolarını izliyorum, halay videoları izliyorum (lütfen tez elden bir düğün yapın), nefes egzersizleri yapıyorum, kemik ağrılarıma iyi gelir umuduyla yoga yapıyorum, takla atıyorum ve çocukluğumdaki gibi koltuğa ters oturuyorum. Tüm bunları neden yaptığım konusunda benim de herhangi bir fikrim yok. Ama işte sakinleştiriyor.

                    Birbirimizden başka dayanacak hiçbir şeyimiz yok. Arkadaşlarım olmasa bilirkişiler haklı çıkardı. Sırtımı sıvazlayıp "sakin ol" demeseydi kimse, ben de içerdim her gün bir avuç ilaç. Yağmur yağıyor diye koşarken ben, durdurmasaydı o, koklayamazdım toprağın yağmur sonrası halini. Sevmeseydi kimse beni, bilemezdim sevginin iyileştiriciliğini. Önce inanınca, sonra yan yana durunca kolay. Yazacak bişeyim kalmadı ama bitiremiyorum. Böyleyim, misafirliğe gidince kalkmayı da bilmiyorum, konuşmaya başlayınca susmayı da bilmiyorum. Hadi madem öptüm bay. 

                    

                       

Yorumlar

  1. Güzel yszmışsın.hem bipolar hem bir doktor kendimi buldum

    YanıtlaSil
  2. Güzel yszmışsın.hem bipolar hem bir doktor kendimi buldum

    YanıtlaSil
  3. ne desem
    nasıl iltifat etsem
    geçmiş olsun mu desem
    üzülme belki birgün geçer mi desem��
    hani derler ya "ben az konuşayım sen çok anla" öyle birşey işte..
    kısaca nede güzel dile getirmişsiniz..
    saygı ve sevgilerimle

    YanıtlaSil
  4. Geç geldim buralara bende bu tür bir hastalık yok.Sizlere bu hastalıkla mutlulakla yaşamayı Rabbimin mümkün olan ilk fırsatta sizleri bu hastalıktan kurtarmasını diliyorum.Eğer buralar hala aktifse yazılarının devamını bekliyorum.Ve sanırım bir videoda anlatkibilinsin adlı bir videoydu evin terasına dambıl koyan bir gencin annesinden aynı denge problemını dınlmeıştım belki sensndir :) herneyse ben bu hastaşığa sahip birini kısa zaman önce tanıdım aslında önceden tanıyordum ama hastalığı olduğunu yeni öğrendim bu konuda bilinçlenmek için bir sürü video makale izledim okudum okuyorum ve devam edeceğim ama benım ınancım anlamak için en iyisi tecrübe sahiplerinin tecrüblerini dinlemek. Hasta olmasa sizlerin yazılarını okuyan hayatlarınız merak eden birileri var ve sizleri koşulsuz seven birileri var sadece sanırım bilgisizlik yüzünden ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz bu arada hasta olmasam da bende konuşunca duramayanlardanım,sürekli kelimler,cümleler dolaşır beynımde ve bende rap dinledim lise çağlarımda bolca :D hızlı konuşabılırım ama artık frenlıyorum az konuşup çok dinlemeye çalışıyorum umarım okumlar sonunda kendımı acaba diyip doktor kapısında beklerken bulmam he bu olursa da ''Ondan geldik ona döneceğiz'' burası bir dünya herşey insan için saygı ve sevgılerımle umarım kırıcı üzücü bir şey yazmamışımdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuzu aylar sonra gördüğüm ve şimdi cevap verdiğim için üzgünüm.. profilde yeterince aktif olmayınca gözden kaçırabiliyorum, altı ay da biraz ayıp oldu ama.. :) sözünü ettiğiniz videoyu ben de izledim, o anne benim annem değil ama hepimiz benzer süreçlerden geçiyoruz. Postuma dönütünüz ve ilginiz mutlu etti, teşekkür ederim. Sevgiler..

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Olacak Olacak Olacak O kadar

Şaşıfelek Çıkmazı ve Daha Bisürü Şey

Fazla Konuştum Hadi Zengin Kalkışı